Amerika Birleşik Devletleri Kripto Varlıklar Yasası: Refahın Ardındaki Endişeler

Son günlerde, Amerika Birleşik Devletleri önemli bir dijital para birimi yasasını olan "GENIUS Yasası"nı kabul etti ve aynı zamanda "CLARITY Yasası" da Temsilciler Meclisi'nde onaylandı. Bu hamleler, Amerika'nın Kripto Varlıklar faaliyetlerinin ana merkezi olma yolunda ilerleyebileceğini ve hatta "dünyanın kripto başkenti" olabileceğini gösteriyor. Ancak, bu yeni yasaları destekleyen kişilerin dikkatli hareket etmeleri gerekiyor, aksi takdirde ters etki yaratabilir.

Endişe verici olan, kripto varlıklar sektörünün siyasi bağışlar aracılığıyla büyük bir siyasi etki biriktirmiş olmasıdır. Bu, GENIUS Yasası ve CLARITY Yasası'nın makul bir düzenlemeyi engellemeye yönelik olarak tasarlandığı anlamına geliyor. Bu uygulama, muhtemelen eşi benzeri görülmemiş bir bolluk-bunalım döngüsünü tetikleyecektir.

Tarihsel olarak, Amerika Birleşik Devletleri finansal piyasalarının diğer ülkelere göre en büyük avantajı daha yüksek şeffaflıklarıdır; bu, yatırımcıların riskleri daha iyi anlamalarını ve bilinçli kararlar almalarını sağlar. Amerika ayrıca, yatırımcıların adil bir şekilde muamele görmelerini gerektiren ve finansal şirketlerin üstlenebileceği riskleri sınırlayan katı çıkar çatışması düzenlemeleri geliştirmiştir.

Bu düzenleyici çerçeve tesadüfen oluşmamıştır; 1930'ların büyük buhranından sonra oluşturulan akıllıca yasaların ve yönetmeliklerin bir sonucudur ve zamanla sürekli olarak evrim geçirmiştir. Bu kurallar, Amerika'nın ticari ortamının dostça, yenilikçi ve finansmanın kolay olmasının başlıca nedenidir.

Bireysel girişimcilerin veya yeni ortaya çıkan sektörlerin bu kurallardan hoşnutsuzluk duyabileceği doğru olsa da, finansal yeniliğin getirdiği risklerin tüm finansal sistemi etkilediğini ve yalnızca tek bir yatırımcıyı değil, tüm toplumu etkilediğini kabul etmek gerekir. Düzenlemenin odak noktası genel çıkarları korumaktır.

Birçok büyük ekonomi, ABD de dahil olmak üzere, ciddi finansal çalkantılar hatta sistemik çöküşler yaşadı. 1929'da borsa çöküşü ile başlayan Büyük Buhran, milyonlarca Amerikalının servetini ve hayalini yok eden tipik bir örnektir. Bu tür bir felaketin yeniden yaşanmaması her zaman önemli bir politika hedefi olmuştur.

Ancak, "GENIUS Yasası" bu hedefin gerçekleştirilmesini sağlamış gibi görünmüyor. Bu yasa, ABD ve yabancı şirketler tarafından çıkarılan stabil coinler için bir çerçeve oluşturuyor. Stabil coinler, belirli bir para birimi veya emtia (genellikle ABD doları) ile istikrarlı bir değer korumayı amaçlayan önemli bir yeni dijital varlıktır. Geleneksel finans sistemi aracılığıyla belirli şifreleme varlıklarına giriş ve çıkış yapmadan yatırımcıların işlem yapabilmesi için kripto para işlemlerinde oldukça faydalıdır.

Stablecoin ihraççılarının iş modeli bankalara benzer: rezervleri yatırarak faiz farkı kazanırlar. Yeni yasaya göre, stablecoin'ler faiz ödemiyor, bu da ihraççılara daha yüksek getiri sağlamak için rezervlerin bir kısmını yüksek riskli varlıklara yatırma motivasyonu veriyor. Bu, özellikle ihraççıların gevşek eyalet kurumları tarafından lisanslandığı durumlarda önemli bir zayıflık kaynağı haline gelebilir.

"GENIUS Yasası"nın en büyük eksikliği, stabil kripto varlıkların doğasında bulunan tasfiye riskleriyle etkili bir şekilde başa çıkamaması, çünkü düzenleyici kurumların güçlü sermaye, likidite ve diğer güvence önlemleri geliştirmesine engel oluyor. Herhangi bir stabil kripto varlık ihraççısı zor durumda kaldığında, sorunun gerçek ekonomi üzerine yayılmasını nasıl engelleyebiliriz?

Dikkat edilmesi gereken bir husus, bu tasarının yabancı ihraççılara rezerv varlıklarını kendi ülkelerindeki yüksek riskli devlet tahvilleri gibi dolar dışı varlıklara yatırmalarına izin vermesidir. Bu, sözde "stablecoin"lerin dolar cinsinden ödeme yükümlülüğü taşırken, rezerv varlıklarının büyük ölçüde dolar dışı varlıklardan oluşmasına yol açabilir. Doların önemli ölçüde değer kazanması durumunda, bu ciddi bir likidite krizi ve ödeme kabiliyeti sorgulamasına neden olacaktır.

Eğer Senato herhangi bir versiyonu "CLARITY Yasası"nın geçmesine onay verirse, durum daha da ciddileşebilir. Bu mevzuat, 1920'lerden beri eşi benzeri görülmemiş çıkar çatışmalarını ve öz çıkar amaçlı işlemleri teşvik edebilir. Daha da endişe verici olan, bu yasaların stabil coin'lerin ve hatta daha geniş kapsamlı Kripto Varlıklar'ın yasa dışı finansal işlemler için kullanılmasını kolaylaştırabilmesidir.

Amerika Birleşik Devletleri küresel Kripto Varlıklar merkezi olma yolunda ilerlese de, Kongre'nin şifreleme sektörünün taleplerine aceleyle yanıt vermesi, hem Amerika'yı hem de tüm dünyayı finansal bir paniğin yeniden yaşanması riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu durum ciddi ekonomik yıkıma, büyük çapta işsizlik ve servet kaybına yol açabilir. Finansal sistemin uzun vadeli sağlıklı gelişimini sağlamak için yenilik ile istikrar arasında dikkatli bir denge kurmalıyız.