Şifreleme para piyasasında, staking genellikle pasif gelir elde etmenin bir yolu olarak görülmektedir. Ancak, birçok küçük piyasa değeri tokeni için uzun vadeli staking ciddi riskler doğurabilir. Bu basit bir fon dolandırıcılığı değil, yatırımcıların ana sermayesini daha gizli bir şekilde aşındıran bir durumdur.

Bir yatırımcının deneyimini örnek alırsak, Internet Computer Protocol (ICP)'e olan inancıyla tokenlerini sekiz yıl boyunca stake etmeyi seçti. Ancak zamanla, ICP'nin piyasa içindeki konumu giderek marjinalleşti. Son dönemdeki şifreleme para birimi patırtısında bile, ICP önemli bir ilgi çekmeyi başaramadı, bu da uzun vadeli stake edenler için kuşkusuz ağır bir darbe oldu.

Benzer durum diğer projelerde de yaşandı. Örneğin, TIA modüler şifreleme blok zincirinin öncüsü olarak 2023'te kısa bir süre yükseldi. Ancak birçok yatırımcı, artan coşku ile airdrop ile elde ettikleri tokenleri stake etmeye devam etti ve sonuç olarak token değerinin büyük bir düşüşü ile karşılaştılar.

Bu fenomen, kripto para staking'inin bir anahtar sorununu ortaya koyuyor: Token'lar piyasa ilgisini kaybettiğinde, staking getirileri token'ın kendisinin değer kaybını telafi edemeyebilir. Daha da kötüsü, bazı projelerin token fiyatları, ilk ihraç fiyatının altına bile düştü ve bu da erken katılımcıların büyük kayıplar yaşamasına neden oldu.

Kripto para yatırımcıları için bu vaka önemli bir mesaj veriyor: Herhangi bir token'ı, özellikle küçük piyasa değeri veya yeni projeler için, körü körüne uzun vadeli stake etmeyin. Projelerin uzun vadeli gelişim potansiyelini rasyonel bir şekilde değerlendirin ve piyasa hareketlerini sürekli takip edin ki, bu belirsizlik dolu alanda yatırımlarınızı daha iyi koruyabilesiniz.

Stake etme kısa vadeli kazançlar sağlayabilir, ancak yatırımcıları derin bir tuzağa düşürebilir. Stake kararı verirken, yatırımcıların projelerin gelişim potansiyelini, piyasa kabulünü ve kendi risk toleranslarını kapsamlı bir şekilde değerlendirmeleri gerekir; aşırı güven nedeniyle uzun vadeli kayıplar yaşamaktan kaçınmalılar.